ATATÜRK'ü Anlamak ve Anlatmak
10 Kasım ******’ün ölümünün 69. yıl dönümü. Aynı zamanda bu hafta “******’ü Anma ve ****** Haftası” Her yıl devletin ve sivil toplum örgütlerinin çeşitli etkinliklerle yâd ettikleri ******, birçok yönleri ile anlatılır. Bir milletin ecdadına ve tarihine sahip çıkıp ondan dersler alması kadar isabetli bir faaliyet olamaz. Çünkü geçmişini bilmeyen milletler geleceklerine yön veremezler.
Toplumda ******’e sahip çıkanlar olduğu kadar, O’na karşı çıkanlarda olmuştur. Bunun temelinde, ******’ü anlamak ve anlatmaktaki yanlışlık yatmaktadır. ******’e sahip çıkan bazı kimseler, ******’ü kendi ideolojileri istikametinde, milletin değer yargılarına ters bir yorumla ******’ü anlatmışlardır. Bundan dolayı ******çü olmayı dine karşı olmakla özdeşleştirmişlerdir. Dolayısıyla halka sanki ****** dine karşıymış gibi aktarılmıştır. Karşı çıkanlar ise, ******’ü milletin manevi değerlerine düşmanmış gibi lanse ederek anlatmışlardır Hatta dindar olmak ******’e karşı olmayı gerektirir, mantığı işlenmiştir. Bundan dolayı toplumun belli kesimlerinde ******’e karşı tepki oluşmuştur. Her iki anlayışta yanlıştır, bu anlayışların arkasında milleti Atasından ayırmak isteyen yabancı güçler vardır. Bu güçler milletin birlik ve beraberliğini bozarak ******’ü sevenler ve sevmeyenler diye ayırım yapmaktadırlar
****** kimdir? ****** beş bin yıllık Türk tarihinin, özgürlük ve bağımsızlık meşalesidir. ******, egemenlik ve himayeyi kabul etmeyen, istiklal mücadelesinin sönmez meşalesidir. ******, milletin içinde bulunduğu fakrı zaruretten kurtulmanın çaresini batılılarda değil, milletin azim ve kararlılığında arayan bir liderdir. ******, milliyetçidir, ancak bu milliyetçilik ırkı anlamda değil, kültürel anlamdadır. Onun için onuncu yıl nutkunda Gazi, “Ne mutlu Türküm diyene” demiştir. ******, dindardır, imanlıdır. Ancak onun imanı, fundamantalist anlayışta değildir. Nedir fundamantalist? Dini siyasi bir hedefe ulaşmak için veya bir millete tahakküm aracı olarak kullanmaktır. Fundamantalizmde din siyasete hizmet eder, hâlbuki İslam’da siyaset dine hizmet eder.
Peki, ******’ü kimler sever kimler sevmez? İçinde vatan sevgisi, bağımsızlık ruhu, milletin bekası, hür yaşama sevdası, canı, malı, namusu mukaddes sayan anlayış ******’ü sever.
20. yüzyılın başlarında Osmanlı parçalanmış, memleketin her tarafı bugünkü AB üyesi ülkeler tarafından, yani batılı yamyamlar, medeni dediğimiz tek dişi kalmış canavarlar tarafından bir fiil işgal edilerek bağımsızlığı elinden alınmıştır. Beş bin yıllık geçmişi olan ve tarihin her döneminde hür ve bağımsız yaşamış bu milleti esir ettik dedikleri bir sırada, milletin bağımsızlık ruhunun temsilcisi olan, Mustafa Kemal ****** ve arkadaşları Kuva-i Milliye ruhuyla istiklal mücadelesini başlatmıştır.
Kuva-i Milliye ruhunun ve mücadelesinin ******’te oluşmasında Kilis’imizin uyanıklığı çok etkili olmuştur.28 Ekim 1915 yılında Halep üzerinden Kilis’e gelen ******’ü yolda çeteler çevirir ve kimlik sorar. O dönemde İngilizlerin Kilis’i işgale geleceğini öğrenen Kilisliler çeteler kurarak İngilizlere karşı mukavemet birliği oluştururlar. ****** bu uyanıklık karşısında hayrete düşer ve şu sözleri söyler: “İlk defa ayak bastığım bu Türk şehrindeki uyanıklığa cidden hayran kaldım. Ve bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir. Var olun Aziz Kilisliler!” Bu ruhla Kilis’te başlayan milli kurtuluş mücadelesi bütün yurdu sarıyor.
****** 1919 yılında Samsun’a milleti örgütlemek için ayak basıyor ve milli mücadele başlıyor. İlk önce Amasya da yapılan toplantı sonucu Amasya tamimini yayınlayarak Milli mücadelenin mantığını ortaya koyuyor. ******’ün Amasya Tamimindeki "Milleti, yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır" sözü ne kadar da manidardır. O yıllarda bugün olduğu gibi mandacı zihniyet kurtuluşu başka milletlere bağlı olmakta arıyorlardı. Bu anlayışa karşı çıkan M. Kemal ATATÜRK “Hayır manda ve himaye kabul edilemez ya istiklal ya ölüm parolasıyla milli mücadeleyi başlatıyor. Millet akın akın Kuva-i Milliye saflarında yerlerini alırken, o dönemde İngilizler tarafından İstanbul’da kurulan bir cemiyette bastırılan ve altından şimdiki diyalogcuların başının da imzası bulunan “Kuva-i Milliyeye Katılmayın” bildirileri Anadolu’nun her tarafına dağıtılıyor.
İşte Anadolu üzerinde hesabı olan batılı yamyamlar ve onun yerli uzantıları ******’ü ve Kuva-i Milliye ruhunu hazmedemeyip, zaman zaman din adına ****** düşmanlığını körüklediler. Hâlbuki ****** “bağımsızlık benim karakterimdir” diyerek, bu milletin esir yaşayamayacağını haykırmıştır. Peki, Bağımsızlık nedir? Bağımsızlık can emniyetidir, mal emniyetidir, namus emniyetidir, din ve vicdan emniyetidir, vatan emniyetidir, izzettir, şereftir, haysiyettir. Vatanı olmayan insanın dini hayatı nasıl olur?
Bundan dolayı ****** bu millete çok büyük hizmetlerde bulunmuş Müslüman Türk milletine bir vatan ve devlet kazandırmıştır. O’na dinsiz deyip eleştirenlere hatırlatmak isterim. Elmalılı Hamdi Yazır’a Kur-‘an tefsirini yazdıran ******’tür. Heybeliada Ruhban Okulu’nu kapatan ******’tür. Ölümüne kadar Ayasofya Camisinin ibadete açık kalmasında etken yine ******’tür. Mübadele yoluyla Türkiye’yi Ermeni ve Rumlardan temizleyen ******’tür. 1928 yılında Bursa Robert Koleji’nde üç Türk kızı Hıristiyan oldu diye, Bakanlar Kurulu Kararı ile okulu kapatan yine ******’tür.
Şimdi ise kendini topluma dindar diye tanıtanlara bakalım. AB uyum yasaları ile 40 bin kilise evi açtılar. 45 binin üzerinde Müslüman genç Hıristiyan oldu. Bana kalırsa, 24 saatte Heybeliada Ruhban Okulu’nu açarım diyen Milli Eğitim Bakanımız var. Nüfus kâğıtlarından dini İslam ibaresin kaldırdılar Dinler arası diyalog Cumhuriyet Hükümetinin misyonu haline geldi Oysa dinler arası diyalog merkezi Vatikan’da bulunan Papalık Konseyi misyonunun organize ettiği, misyonerlik hareketidir ve hedefi Müslüman Türk milletini Hıristiyan yapmaktır. Aslında Türklerin Hıristiyan olması onlar için hiçte önemli değil dinler arası diyalog siyasi bir harekettir. Bu yolla direnci kırılan Türk milletinin vatanını elinden almanın adıdır dinler arası diyalog. Çıkartılan yabancıların mülk edinme yasası ve çıkartılacak vakıflar yasası ile azınlıklar yasası SEVR anlaşmasının yeniden uygulanmasıdır. Şehit kanlarıyla sulanmış vatan topraklarını Rumlara, Ermenilere, Almanlara, Fransızlara, İngilizlere ve tüm Hıristiyan ülkelerine satışa çıkartan “sözde dindar” kabineden oluşan bir hükümet. Sözü fazla uzatmayalım. Daha neler var neler! Şimdi varın ******’le şimdikilerin arasındaki mukayeseyi siz yapın!