Hamidiye Alayları II.Abdülhamid emriyle kuruldu ve onun adıyla anıldı
Fransız İhtilali ile birlikte dünyaya yayılan ulusçuluk hareketleri Avrupa'daki krallıklarla birlikte Osmanlı İmparatorluğu'nu da etkisi altına almıştı. Osmanlı Mülkü'nün Rumeli yakasındaki gayri müslim ulusçuluk hareketlerinden sonra o bölgedeki müslüman unsurlar da ayrılıkçılık hareketine katılacaklardı. Arnavut ve Makedon ayrılıkçıların başlattıkları ulusçuluk hareketi
daha sonra bölgede bulunan batı tarzı eğitim almış "mektepli subay"ları da etkisi altına almış ve Jöntürk Hareketi'nin doğmasına sebep olmuştu.
Osmanlı Devleti'nin batı yakasındaki ulusçuluk hareketleri kısa süre içinde İmparatorluğun Hicaz (Arap yarımadası) ve Mısır vilayetlerini de etkisi altına aldı. Mısır ve Hicaz'daki müslüman unsurların başlattıkları ayrılıkçılık hareketinin etkisinin yanısıra İngiliz
Rus ve Ermeni komitacılarının kışkırtmaları sonucu "Şark ve Serhad İlleri"nde başgösterdi. İstanbul'da bulunan bazı Kürt aydınların yanısıra Bedirhanilerin de büyük etkisiyle Kürtçülük hareketi salt milis hareketinden çıkıp entelektüel back-groundu bulunan "milliyetçi" bir harekete dönüştü.
Entelektüel ve dış politik desteğine rağmen Kürt ayrılıkçı hareketi
bölgenin sosyal yapısından dolayı istenilen sonuca ulaşamadı. Yavuz Selim
Kanuni ve IV. Murad'ın "Kürdistan ve Kürt beyleri"ne verdiği önem
taltif ve iç işlerinde özerklikten dolayı Kürtler
Osmanlı'ya bağlılıkları en güçlü olan müslüman unsurların başında geliyorlardı. Bundan dolayı İstanbul merkezli Kürt ayrılıkçı hareketi beklenen sonucu alamadı.
Kürt ayrılıkçı hareketinden önce "Şark Vilayetleri"ne sıçrayan Ermeni bağımsızlık çalışmaları Özellikle Rusya ve Fransa'nın ekonomik ve politik yardımlarından dolayı "devlet için büyük bir tehdit haline gelmişti." Doğu Anadolu'da bulunan Ermeni gençler
alenen kafileler halinde "Bayezid" (Doğu Beyazıt) ve Iğdır üzerinden Erivan'a geçip askeri ve gerilla eğitimi alıp geri döndükten sonra bölgede terör
tedhiş ve müslüman unsurlara yönelik katliamlara girişiyorlardı.
Ermenilerin 13 Haziran 1878'de Berlin Konferansı'na "Ermenistan'a ilişkin Proje" sunması ve bu projenin olumlu karşılanmasından sonra içerideki terör ve katliam eylemleri hızlandı. Ermeni Hınçak ve Taşnak örgütlerin düzenli ordu haline dönüşmesi ve Rusya'nın "Şark Vilayetleri"ne yönelik emellerini açıkça ifade etmesi ve işgal hazırlıklarına başlaması üzerine Osmanlı Devleti
bölgede "asayişin temini
Ermeni şaki ve katillerin tedip edilmesi ve Rus işgaline karşı" halktan silahlı güçler oluşturmayı kararlaştırdı.
Alayların kuruluş sebepleri
Resmi kaynakların dışında
Hamidiye Alaylarının kuruluş gerekçeleri farklılık arzetmektedir. M.S. Lazarev
Kürdistan ve Kürt Sorunu (Jîna Nû Yayınları) isimli kitabının 151. sayfasında alayların kuruluş gerekçesini şöyle açıklamaktadır:
"Hamidiye alayları ile
Kürtleri Rusya karşısında güçlü bir askeri siper
İran'a karşı saldırı aracı durumuna getirme amacı yanında önemli amaçlarından biri de
Kürt 'başıbozukları'nın önünü almak
Kürtleri Türk idari makamlarının sıkı gözetimi altında durmaya alıştırmaktı. Bununla birlikte
Hıristiyan ulusal azınlıkların
özellikle de Ermenilerin yükselen özgürlük hareketlerine karşı kullanmak amacıyla kuruldu."
Sovyet Rusyası döneminin resmi Kürt ayrılıkçı propagandisti ve Moskova Üniversitesi Kürt Enstitüsü Başkanlarından Dr. Celile Celil ise Moskova'da Kürtçe olarak yayımlanan Jiyana Rewşenbiri û Siyasiye Kurdan isimli kitabının 24. sayfasında Lazarev
"Sultan Abdülhamid'in Kürt hareketini susturma
güçten düşürme ve dumura uğratmada Hamidiye Alayları'nın önemli rol oynadıklarını" ileri sürmektedir.
Hayat Tarih Mecmuası'nın Temmuz 1976 sayısının 48. sayfasında Nihat Gültepe de alayların kuruluş sebeplerini şöyle sıralıyor:
"Hamidiye Alaylarının kurulması ile şunlar amaçlanmıştı: Askeri disiplin içine alınan aşiretlerden Doğu Anadolu için kolluk kuvvetleri olarak faydalanmak
düzenli süvari birlikleri oluşturularak
muhtemel bir Rus işgaline karşı elde hazır kuvvet oluşturmak
dış tahriklere kapılan ve isyana kalkışacakları açık olan unsurları yola getirme
aşiretleri iskân ettirmek ve bunları medenileştirmek; onları disiplin altına alarak eğitmek
aşiret kavgalarına son vererek bu yöredeki bütün potansiyeli devlet lehine kullanmak
bu vesile ile yol
köprü
okul binaları vs. yaparak Doğu Anadolu'nun imarına çalışmak."
Yılmaz Öztuna ise Büyük Türkiye Tarihi (Ötüken Yay. 1983) isimli kitabının 181. sayfasında konu ile ilgili olarak şunları söylüyor: "Hamidiye Alayları vasıtasıyla Kürtlerin Ermenilere karşı kullanılmasıyla hem Türk askeri birliklerinin gerilla savaşında yıpratılmadığını
hem de Kürtlerin kendilerini Ermenilere karşı silahlandırılması yönündeki bitip tükenmek bilmeyen talepleri yerine getirilmiş oldu."
Enver Ziya Karal ile Bayram Kodaman konu ile ilgili olarak şu ortak görüşü savunuyorlar: "Hamidiye Alaylarıyla
asayişin bozulmasına neden olan aşiretlerin denetime alınması
Ermenilerin hareketlerine karşı durulması
olası bir Rus-Osmanlı savaşında aşiretlerin Ruslara karşı kullanılması
yabancı devletlerin aşiretleri kışkırtmalarının denetlenmesi amaçlanıyordu." (B. Kodaman
Sultan Abdülhamid Devri Doğu Anadolu Politikası
TKAE Yay.
1087
s. 36)
Hamidiye Alaylarının kuruluşu ile ilgili değişik anlatımlar var. Bunlardan biri de Aşiret Mektebi mezunu
Hayderan aşiretinden ve ilk dönem TBMM mebusluğu yapan Hasan Sıddık Hayderanî ise "Hamidiye Alaylarından Köy Koruculuğuna" kitabında (Medya Güneşi Yay. İst. 1992
s. 54) şöyle anlatıyor: "Sultan Abdülhamit'in fikir ve düşüncelerine önem verdiği
Şeyh Şamil'in torunlarından Müşir Mehmet Zeki Paşa
Van
Erzurum ve Bitlis taraflarına yaptığı bir seyahat dönüşünde Padişahın 'Anadolu'yu nasıl buldun' sorusuna şu cevabı verir: 'Padişahım
Anadolu her bakımdan tamamen ihmal edilmiştir. Hududumuzun öbür tarafındaki Moskoflar ise
bize örnek teşkil edecek derecede gayret göstermektedirler. Mesela bir Kazak teşkilatları var ki
hakikaten örnek alınmağa değer. Ruslar
hudutları içindeki aşiretlerden çok istifade ediyorlar. Bunları silah altına almıyorlar ama
yılda birbuçuk ay belli bir yerde topluyorlar
telim ve terbiyeye tabi tutuyorlar ve sonra hepsini yine serbest bırakıp evlerine gidiyorlar. Bağ
bahçe ve tarlalarında
sürülerinin başında çalışma imkanı veriyorlar."